Birinci Ulusal Mimarlık hareketi Osmanlı Devletinin son yıllarından Cumhuriyetin ilk yıllarına dek etkisini gösteren bir mimarlık akımıdır. Osmanlı yapılarında yer alan tipik mimari özellikler ve süslemelere geri dönüşler yapılarak, dönemin devlet özelliklerine bağlılık duygusu vurgulanmıştır.
Osmanlı Dönemi dini yapılarında daha sık tercih edilen kubbe, saçak gibi mimari öğeler Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi’nde okul ve benzeri diğer kamu yapılarında da kullanılmaya başlanmıştır.
Bu dönemin karakteristik özellikleri arasında sivri kemerler, Selçuklu ve Klasik Osmanlı mimarisinde görülen geometrik hatlar ve sanatsal etkilerle yapıların içinde ve özellikle dışında çininin kullanılması sayılabilmektedir. Dönemin önde gelen Kemalettin Bey, Vedat Tek, Muzaffer Bey, Arif Hikmet Koyunoğlu, Alexander Valaury, Guilio Mongeri gibi mimarları, Osmanlı Dönemi’nin özelliklerini bulundukları dönemle harmanlayarak, Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi eserlerini oluşturmuşlardır.
I. Ulusal Mimarlık hareketini kesin çizgilerle belirlemek veya salt milli bir kimlik üzerinden değerlendirmek günümüz düşünce sisteminde çok doğru bulunmamaktadır.
Ulusal Mimarlık Dönemi, öncelikle Osmanlı Devletinin anonim mimarlığından yani Hassa Mimarlar Ocağı’ndan sonra özellikle Vedat Tek ve Mimar Kemalettin gibi iki özne odaklı, bireysel kimliklerin vurgulandığı bir dönemeç olarak kabul edilmektedir. Bu dönem, mimarlığın öznelerin yorumlarıyla şekillendiği ve mimarların yaptıkları işler üzerinden anılmalarını sağladığı, öznel deneyim kanallarının açıldığı bir döneme öncülük etmiştir.
Gerek Vedat Tek, gerekse Mimar Kemalettin’in ortak bir mimari dil oluşturma kaygısı taşıdıklarını söylemek bazı aydınlarca çok doğru bulunmamıştır: «....Vedat Bey’in Paris’te, Kemaletin Bey’in de Berlin’deki eğitimlerine karşın ulusal bir mimarlık arayışının sözcüsü olmaları da, yerliliğe bir kapanmadan çok kendi konumlarını belirlemiş özneler olarak evrensel söyleme katılma istemiyle ilgili olarak yorumlanmıştır”.
Bu dönem, sadece cephelerdeki farklılıkla kendini göstermemiş, iç mekânlarda da Osmanlı anonim mimarlığında olmayan yeni fonksiyon, konfor elemanlarına (kalorifer, banyo, elektrik gibi) ve özenle çözülmeye çalışılmış havalandırma sistemlerine ve detay çözümleri de dikkat çeken yeniliklerle olarak kendini göstermiştir. Mimari planlama anlayışında sağlık, konfor ve mahremiyet gibi batılı tasarım ölçütlerinin Vedat Tek tasarımlarında ele alındığı görülmektedir. Hatta Vedat Tek’in konutlarında aile, hizmetli ve misafir yaşam alanları ayrımları dikkate alınmıştır. Dönemin malzeme ve teknik anlayışı da Osmanlı geleneklerinden oldukça farklı ve ileri düzeydedir. Osmanlı’da modeller üzerinden planlanan yapılar, bu dönemde paftalar üzerinden batılı çizim teknikleri ile okunmaya başlanmıştır. Dönemi itibariyle kullandığı inşaat teknikleri de kendinden sonraki dönem için öncülük etmiştir.